AYNALIKLARIMIZ
Geçmişte affedemediğimiz, kabullenemediğimiz olaylar; durumlar veya kişiler yıllar sonra tekrar bize kendilerini hatırlatırlar. Ta ki o durumu kabullenip, affedip, özgürleştirene kadar bu bir kısır döngünün içine girebilir. Zamanla birlikle olaylar ve kişiler değişir ama alınması gereken ders ise hep aynı kalır.
Geçmişte affedemediğimiz, kabullenemediğimiz olaylar; durumlar veya kişiler yıllar sonra tekrar bize kendilerini hatırlatırlar. Ta ki o durumu kabullenip, affedip, özgürleştirene kadar bu bir kısır döngünün içine girebilir. Zamanla birlikle olaylar ve kişiler değişir ama alınması gereken ders ise hep aynı kalır.
Merhaba değerli dostlar;
Hangi konuyu yazsam diye düşündüğüm zamanlarda kaleme almam gerektiği konusunda ısrarla bana kendini hatırlatan, bu sıralar çevremde çok sık rastladığım bu duygu durumundan bahsetmeye karar verdim en nihayetinde. İş, sosyal veya aile hayatımızda bazen arkadaşlarımız bazen de ailemiz veya çok değer verdiklerimiz, güvendiğimiz, dost bildiğimiz, eşimiz, çocuğumuz, anne-baba, kardeşimiz veya arkadaşımız ile yaşadığımız kötü hayat deneyimleri veya diyalogları sonucu hatırlamak bile istemediğimiz kötü anlarımızı biz tam unuttuk, kendimize yeni hayat kurduk veya yeni ben yeni biz olduk derken bir tokat gibi kendini hatırlatıverirler. Sadece zaman, mekan veya kişiler değişmiştir. Oysa bize hissettirdikleri gene aynı duygulardır. Tarih tekerrürden mi ibaret olmuştur, gene mi aynı şeyler yaşanacaktır? Aynı acılar çekilecek aynı kalp ağrıları aynı ayrılıklar mı yaşanacaktır? Bazen de bizden geçmiştir belki yaşlanmışızdır ama bizim gençliğimizde yaşadığımız o acı tecrübenin bir benzeri çocuğumuzun imtihanı olarak gene karşımızdadır. Eminim ki bu yazdıklarımı okuyup bana katılmayan çok az sayıdadır ya da belki de herkes ben de aynı durumu tekrar yaşadım/ yaşıyorum diyordur.
Evet değerli dostlar; yıllar önce annesi babası boşanmış, kendini hep suçlamış çocuklar yıllar sonraki 50 yaşından sonra bile aynı duygu duruma girip; kendi kaderini bilinçsizce çocuklarına yaşatmaya kalkıyor. Anne/babasını fark etmeden rol model alan bir anne/baba, yıllar sonra o istemediği, öfke duyduğu anne/babasının rol modeline dönüşebiliyor. Dahası kendine kızgınsa, ayrılığın nedenini kendine bağlıyorsa (benim yüzümden ben olmasaydım böyle olmazdı vs. gibi o vesvese adını verdiğimiz iç seslerine çok fazla da kulak veriyorsa) kurduğu aile hayatında evladının bir hareketini veya simasını, huyunu vs. kendi ile eşleştiriyorsa vay o yavrucağın haline, niye mi, baba veya anne kendine öfkesini o çocuktan çıkarmaya başlıyor. Çocuğu belki ona aynalık görüyor, küçüklüğünü veya o yaşadığı kötü anı hatırlatıyor. Ama kişi ısrarla o aynayı fark etmiyor kendi yansımasını değil öfkesini görüyor ve sonuçta o öfke bir volkan oluyor bir aile daha darmadağın oluyor. Oysa fark etse ki kendi çocuğu aynalık yaparak onun çocukluğunu affetmesini istiyor. Veya yaşadığı, öfke duyduğu olayları, kişileri affetmesi gerektiğini bir anlasa… Bir daha hiç açılmayacak şekilde çekmeyecek o eskileri, aynalık yapmayacak o zaman çünkü görevi bitecek.
İşte ince çizgi burada başlıyor değerli arkadaşlar. Eğer ki olumsuz bir durum veya olay/lar yaşadıysak önce bu durumu kabul etmemiz gerekiyor. Her ne yaşandıysa yaşandı, ne olduysa oldu ve bitti. Biz bu durumu düşünerek kafamızda yaşatmaktansa bu durumu kabule geçip, yaşandı ve bitti, böyle olması gerekiyordu diyebilmeliyiz. Sonra öfke/pişmanlık/acı hangi duygu durumlarını yaşadıysak bunları sevgiye dönüştürmeliyiz. Zamanında annem babam boşandı, bana çok çektirdi ben yalnız başına büyüdüm, sokakta kaldım, yurtlarda yetiştirildim vs. diyerek öfke kızgınlık enerjisi üretmek yerine; anne babasının isteyerek bilerek onu zarara uğratmak istemediklerini, o an öyle olması gerektiğini hepsini hazmedip kabule geçtikten sonra, ona aynalık yapan çocuğunu neden ona kendini hatırlattığını düşünmesi gerekmez mi? Aksi durumda benim yüzümden zaten ailem dağıldı veya onların yüzünden ben bu haldeyim diye öfke enerjisi biriktiren biri, aynı durumu çocuğuna da bilinçsizce yaşatır ve bu durum nötrleşmeden kısır döngü devam eder gider. Belki biz yaşamayız ama çocuklarımız ya da onların çocukları enerjisel olarak bunu mutlaka hissettikleri için yaşayacaklardır.
Bir baba düşünün oğlunun saç uzatmasına kızmıştır. Oğlu babasına öfke besler içten içe.. Oysa o baba da gençliğinde saç uzatmak istemiş, kendi babası da ona aynı şeyleri yaşatmıştır. Şimdi ise oğlu saçını uzatarak ona aynalık yapıyordur.
Zamanında okumak istemeyen bir çocuk evden kaçarak okul yerine inşaatlarda çalışmayı seçmiş olsun. Ailesinden çok uzak bir yere yerleşsin, geçim kapısı inşaat işleri olsun. Bu delikanlı yıllar sonra aile kursun. Ama içsel olarak da babasını dinlemediği için kendine öfkelensin hep. Her şeyde kendini suçlasın, ben babamın istediği gibi bir evlat olamadım, diğer kardeşlerim okudu ben ise hep yüz karası oldum diye sürekli içinden öfke enerjisi üretsin. Sizce bu delikanlı evlendiğinde, yuva kurduğunda çocuğunun ne olmasını ister? Diyeceksiniz ki ben okumadım o okusun, veya istediği bir mesleği yapsın. Hayır yanlış cevap, bu delikanlının kendi huyuna benzer bir oğlu olsun onun gençliği gibi asi olsun, o oğlu kendine aynalık yaptığı için, kendine olan öfkesini oğlundan çıkaracaktır. Oğlu, sen okumadın ben okuyacağım diye diretecek o ise oğluna kendi mesleğini yapması/devam ettirmesi için baskılar kuracaktır. Neden mi? Cevabı çok basit aslında, kendini affetmediği için oğlunun aynalığını da fark edemez ve yaşadığının bir benzerini kendine tekrar yaşatır. Oysa önce kendini affetse, veya yaşadığı o anda her ne ise onları affedip, nötrlese yani “DENGE” ye alabilse, diyecek ki ben gençliğimde okumadım oğlum okusun. İşte ince çizgi burada AFFETMEK ve DENGE’ye gelebilmekte yatıyor.
Çocukluğunda içki içen bir babaya sahip olan bir kadın, babasını affetmedikçe eşi babasına aynalık yapabilir. Yani babasının rolünü alabilir. Belki şimdi içmez ama ileride içmeyeceğinin ona babasını hatırlatmayacağının garantisi var mıdır? Ya da aynı kaderi çocukları veya torunlarına yaşatmayacağı… Miras gibi ama kötü miras bunlar o yüzden geç olmadan AFFEDİN, ÖZGÜRLEŞİN, DENGEYE ALIN hayatınızı…
Umarım hayatta bize gelen işaretleri iyi algılar, önce kendimizi ve kendimizden başlayarak bizi üzen canımızı yakan her kim/kimler varsa, hangi olay/olaylar yaşandıysa hepsini affederek kendimizi özgürleştirelim, aynalıklarımızı fark edelim ve sonra dengeye gelelim…
Selam ve dua ile…
Figen KARATOPRAKLI
2021 Nefes21 Akademi Öğrencisi
En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!