2 Bölün 18. Geçmişin Gölgeleri

Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovalıyor Almanya'da yaşamaya alışmaya çalışıyorduk. Kardeşlerim birer birer evleniyor ve benimde yaşım ilerliyordu. Hayallerimizde hep Türkiye'ye geri dönmeyi kuruyor bu hayallerimizle Almanya'da günlerimizi geçiriyorduk.

2 Bölün 18. Geçmişin Gölgeleri
2 Bölün 18. Geçmişin Gölgeleri

2.Blm.18. Geçmişin Gölgelerinden


Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovalıyor Almanya'da yaşamaya alışmaya çalışıyorduk. Kardeşlerim birer birer evleniyor ve benimde yaşım ilerliyordu.
Hayallerimizde hep Türkiye'ye geri dönmeyi kuruyor bu hayallerimizle Almanya'da günlerimizi geçiriyorduk.
Yaşım ilerliyor ve askerliğim gelmişti. Yurt dışında yaşayan bizlerin Türkiye'de 18 ay askerlik yapmaları imkansızdı. Yoksa oturma ve çalışma müsaadesini kaybeder ve işyerimizi de kaybederdik.
Türkiye'de bedelli askerlik yasası çıkmıştı.
1988 yılında iki ay bedelli askerlik ve 15 bin Mark ödeyen askerlik yapmış oluyordu. Ödeyeceğin 15 bin markı da yıllara böle biliyordun. Ben de iki ay bedelli askerliğimi yaptım ve işyerimi kaybetmemiş oldum.
Askerliğimi yaptım ve bedelini ödemiştim. Süresiz oturma ve çalışma müsadesine sahiptim.
Çalıştığım Seiler iplik fabrikasından arkadaşlarım bir bir daha çok para veren fabrikalara girmek için çıkıyorlardı.
Çevremizdeki 20 kilometre uzaklıktaki Taufkirchen Himola koltuk fabrikasına, 20 kilometre uzaklığında Landshut ve 30 kilometre uzaklığında Dingolfing BMW araba fabrikalarına veya 56 kilometre uzaklığındaki Freising Texas fabrikasına giriyorlardı. Herkesin hedefi Türkiye'ye yatırım yapmak ve biran önce dönmekti.
Ben de 7 yıl çalıştığım Seiler iplik fabrikasında tamir bakım kısmından daha çok para kazanmak için Taufkirchen Himolla koltuk fabrikasına girdim girmesine ama iş çok ağır ve akorttu.
Koltuklar ağır ve günde yetmişin üzerinde koltuk Montaj ediliyordu. Geceleri kollarımın ağrısından uyuyamıyordum.
Bana çok ağır geliyordu koltuk firmasında çalışmak. Bu ağır işe dayanmak hiçte kolay değildi.
Bende okula devam etmeye karar verdim. İş ve işçi bulma kurumuna başvurdum ve bütün evraklarımı gelmişti. Okuma hayali kurarken Oturduğumuz lojmanlarla birlikte Seiler iplik fabrikası satışa çıkarıldı.
Bizler için durum hiçte iç açıcı değildi. Oturduğumuz lojmanlar bir bir satılışa çıkarıldı.
O zamanlar Türklere kimse ev vermek istemiyordu. Oturacak evin yoksa oturma müsaaden iptal ediliyordu ve tabii ki çalışma müsaadesi de. oturma ve çalışma müsaadeleri süreliydi.
Herkes oturduğu daireyi satın almak zorundaydı.
Bende bu vesile ile okula gitmek yerine çalışıp para kazanmak için Münih hava limanında yer hizmetlerinde çalışmaya başladım.
Her gün gidiş geliş 130 kilometre arabamla yol yapıyordum. Bazen iş arkadaşlarıyla buluşup beraber bir arabada gidiyordum.
Bir yandan çalışıyor diğer yandan meslek eğitimlerimi yapıyordum. Almanca dilimi geliştirmek için Goethe'de Almanca ve Fono da Almanca ve Türkçe açık öğretim kurslarına katılıyordum.
17 ağustos 1999 depreminde Türkiye ile birlikte Almanya'da bizlerde çok sarsılmıştık.
Münih havalimanından Türkiye'ye çok miktarda yardımlar gönderiliyordu.
Ben de düşündüm, "Niye bizde yardım organize etmeyelim" dedim.
Vilsbiburg çarşısında kardeşlerim, eşim ve duyarlı Türklerle birlikte hafta sonları kermes düzenledik. Oniki bin mark'ın üzerinde para toplamıştık. Bunun yanında evimin garajında giyecek, ilkyardım malzemeleri, engelli arabaları ve değnekler olmak üzere iki kamyon yardım malzemelerini Münih'e götürdüm. Oradan da tırlarla Türkiye'ye götürüldüler.
Topladığımız yardım paralarıyla da Değirmendere'de kurulan Mehmetçik çadır kentine portatif elektrikli sobalar aldık, bilakis Bursa'dan Değirmendere ye kendimiz götürdük. Değirmendere Mehmetçik çadır kentte kalan depremzedelerin sonbaharı ve kışı çadırlarında ısınmaları vesile olduksa ne mutlu bizlere.

 

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için Telegram kanalımıza katılın!